10 Mayıs 2011 Salı

CHP'lilerin "Tarlaya Ektim Soğan" Türküsü Üzerine

Facebook'ta paylaşılan bir video var (http://www.facebook.com/video/video.php?v=171167509605255&oid=148022458552214&comments). Bu parça, müziği için dinlenebilir hareketli bir parça. Ancak sözleri pek gerçeği yansıtmıyor, iyi olan hiçbir şeyi görmüyor. "Bugün ayın onudur, yüküm buğday unudur" benzeri saçma sapan türküler gibi, sözlerine takılmadan dinleyince hoş.
Bu arada bazı gerçeklerden de bahsetmek lazım:
Mesela şu "ananı da al git" konusu. Birçoğu Erdoğan'ı çiğ çiğ yemek isteyen o kadar çok TV kanalı var, hemen herkesin elinde-cebinde kamera var. Ben bugüne kadar bu meseleyi bizzat dinlemiş değilim. Elde böyle güzel bir malzeme varsa, tam seçim arefesinde neden bu ses-görüntü sık sık yayınlanmıyor. Bu söz kime, ne zaman, nasıl söylenmiş; öncesi, sonrasında ne var bilmek lazım. Bektaşi gibi sadece işimize gelenden bahsetmeyelim. Olabilir, insan sinirlenince yanlış da konuşabilir ama ben bu konuda Erdoğan'a haksızlık yapıldığı düşüncesindeyim. Hayali bir söz üzerine yorumlar yapılıyor sanki.
Erdoğan'ın (AK Parti'nin) hataları-eksikleri yok mu? Elbette var ancak insaflı olmak lazım. Çiftçinin durumunu kötülemeye çalışmışlar; çok iyi değil belki ama anlatıldığı kadar kötü de değil. Mesela, tarla sahiplerine birşey ekmeden para veriliyor. Hiç ekim yapılmayan tarlalar için para verilmesini ben doğru bulmuyorum. Peki CHP zamanında çiftçi nasıldı biliyor musunuz? Öşür (vergi) bahanesiyle CHP'nin zebanileri! gelip almasın diye köylü, kışlık yiyecekleri birkaç çuval buğdayı bir yerlerde saklarlardı. Yine de bulurlarsa, o kış aç kalır, arpa vs ile idare ederlerdi. Ahırlarındaki, tarlayı süren bir tek öküzlerini bile alıp götürürlerdi. Dedelerinize-ninelerinize anne-babalarınıza bir sorun. Türküde mazotun pahalı olduğundan bahsediyor, doğrudur. Bu konuda vergi indirerek vs birşeyler yapmak lazım. Vergi gelirleri azalınca bazı hizmetler aksayacak diye yapmıyorlar sanırım, ancak bir çözüm bulunmalı. Peki CHP zamanında nasıldı biliyor musunuz? Çocukluğumda, köyümüzün yakınındaki ilçeye gider, traktörümüze mazot almak için sabaha kadar istasyon önünde, kilometrelerce uzayan kuyrukta beklerdik. Yani paramızla da mazot alamazdık. Yağ vs kuyruklarından, ekmeğin bir zamanlar karneyle yani sayıyla verildiğinden hiç bahsetmeyeyim. Bunlar çok eskidendi mi diyorsunuz, o zaman ben sorayım. Bugüne kadar gelen bütün CHP iktidarları dahil, bu ülkeye müspet ne yapmışlardır? CHP'nin dişe dokunur bir tek eserinden bahsedebilir misiniz? Yaptıkları tek şey, insanların giyim-kuşamıyla, ezanıyla-namazıyla uğraşmaktır. Şu ülkede yapılan yollar, barajlar, boğaz köprüleri vs de CHP'nin bir tek imzası var mıdır? Tam tersine, yapılmadan önce herşeye karşı çıkarlar, şimdi de "Kanal İstanbul" projesine karşı çıktıkları gibi. İstanbul/Aksaray'daki Vatan caddesi yapılırken "buraya uçak mı indireceksiniz" diye karşı çıkıyordu CHP. Geniş yapmanın ne büyük nimet olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor.
Bir süredir çift(duble) yollar yapılıyor. SSK hastanelerinin eski halini ve bugününü kıyaslayın. Bugünkü durumu doğrusu ben bile hayal edemezdim. Eskiden uçağı ancak Türk filmlerinde görebilir, havaalanı yakınından geçerken görürsek sevinir, binmeyi hayal bile edemezdik. Şimdi biraz erken bilet alırsanız, otobüs fiyatının yarısına bile uçağa binebilirsiniz. 10 yıl öncesine kadar dar gelirli insanların ev sahibi olması yine hayal bile edilemezdi. Şimdi TOKİ sayesinde kira öder gibi ev sahibi olunuyor. Eskiden devlet binası inşaatları, yolları vs (mesela Bolu Tüneli) yıllarca sürünürdü. Eğer bitirilebilirse, normal fiyatının bazen 10-20, bazen de 50-100 katına malolurdu. Aynı tesisin birkaç hükümet boyunca defalarca temeli atılırdı. Şimdi verilen tarihten önce bitiriliyor.
Bugünlerde TV'de parti reklamları var. AK Parti, şunları, şunları yaptık diyor. CHP şu kadar para vereceğiz vs diye "Haydar Baş" gibi sallıyor. Nasıl vereceksiniz, kaynağı nerede sorularına cevap yok. Onun adı Kemal'miş, cevap bu. CHP'nin 60 yıldan fazla geçmişi var, yıllarca iktidarda kaldılar. "İktidar olduğumuz günlerde halka şunları verdik" diye bir tane örnek verseler de biz de inansak. İktidara gelme şansı olan bir parti bu kadar bol keseden atamaz, iktidara geldiğimizde halk bunları isteyince "ne cevap veririz" diye biraz düşünür. Bu sözler boş; cahil bazı insanların oyunu almak için atıyorlar. İktidara gelme ihtimali yok nasılsa, salla gitsin.
Müzik parçasını, "ne ekersen onu biçersin" sözleri ile bitirmek güzel olmuş. Erdoğan yine % 45-50 arası biçerken CHP % 25-30 arası biçmeye devam edecek. Bunun dışında oranlar veren ciddi hiçbir anket şirketi yok. Çevremize bakarak kendimiz de görüyoruz bunu. Gönlünüzden öyle geçiyor diye CHP iktidarı falan beklemeyin, yakın gelecekte böyle bir ihtimal yok. CHP'nin de zaten böyle bir beklentisi yok. AK Parti'nin oylarını ne kadar azaltırsak kar diye düşünüyorlar. Eğer küçücük de olsa bir CHP iktidarı ihtimali olsa, inanın döviz-altın bugünden fırlamaya başlar, faizler-enflasyon eski güzel! günlerine doğru yol alır.
Son olarak şunu söylemek istiyorum. AK Parti ya da Erdoğan fanatiği falan değilim. Yaşadığım şehirde AK Parti binasının kapısı nerededir, onu bile bilmiyorum. Haksızlık karşısında susmayı doğru bulmadığım için bunları yazdım. Tabii ki, AK Parti-Erdoğan
hatasız, kusursuz değil ancak yapıcı bir üslupla bunları düzeltmelerini isteyelim. Bunların şu şu hataları var diye CHP'ye yönelirsek, sineğin ısırmasından kaçarken yılanın ağzına girmiş oluruz. Aman dikkat!
Selam ve saygılarımla...
Prof.Dr.Mehmet KARA

26 Nisan 2011 Salı

Yeni Asya'da Aziz Nesin Mantığı

Devlet Bahçeli'nin son günlerdeki sözlerini ve Başbakan'ın buna cevabını kastederek, 24 Nisan 2011 tarihli gazetede yayımlanan karikatürde, toplumun yaklaşık % 60'ı işe yaramaz, "kuru gürültücü kalabalık" olarak gösteriliyor (karikatür bu yazının sonuna eklenmiştir). Buna karşılık kastettiği "birkaç demokrat" ise, Türkiye'yi inşa ediyormuş. Türkiye'yi yaklaşık 10 yıldır AK Parti yönetiyor. Bu süre zarfında onlar ve onlara oy verenler hiçbir iş yapmayan kuru kalabalıklarmış anlaşılan. Bu arada, "birkaç demokrat" diye kastettiği ergenekon üstadları Demirel, Cindoruk vb ile bunların peşinden gitmekte ısrar eden müritlerinin Türkiye'yi inşa edecek nasıl bir icraatları oldu acaba? Benim hatırladığım tek şey, ergenekonculara gizli-açık destek vermeleridir. Bu hizmetleriyle! mi Türkiye'yi inşa ediyorlar?

Öğrencilik günlerimde "Yeni Asya"nın dolduruşuna gelmiş ve onun "sakat demokrat anlaşı"na uyarak, Cindoruk gibi birinin Genel Başkan seçilmesinde amigoluk yapmış olmaktan utanıyorum. Bu olayın üzerinden 25 yıl kadar geçti; bu süre zarfında, bu zatın Türkiye'yi inşa eden! nasıl bir hizmeti oldu, ben hatırlamıyorum. Bilen varsa yazsın lütfen. Türkiye'yi inşa eden bir hizmeti yok ancak, derin güçlerle "Türkiye'yi yıkıcı" faaliyetler içinde bulunduğu artık iyice gün yüzüne çıktı.

Kuru kalabalık olarak gösterilen kesim yaklaşık % 60 demiştim. Yani karikatürde gösterilen AK Parti ve MHP'ye oy verenlerin toplamı. Bu % 60 oranı size birşey hatırlatıyor mu? Evet bu kafa, toplumun % 60'ının aptal olduğunu iddia eden "Aziz Nesin kafasıdır". Diğer bir konu da, gazetenin topyekün yazarları ile birlikte bir kere bile "AK Parti" yazmadan ısrarla AKP yazmaya devam etmesidir. Bu şekilde, bunu yapan bütün şer güçlerle aynı safta yer aldıklarını görmüyorlar mı acaba? Israrla "AK Parti" yazmak da eleştirilebilir belki ancak, parti kendisini bu şekilde adlandırıyorsa, aksini yapmaktaki ısrarın amacı nedir?

Partizanlık yapmak gibi bir niyetim yok. Hiçbir partinin fanatiği de değilim. Ancak AK Parti'ye oy vermiş bir vatandaş olarak "kuru gürültücü kalabalık" sayılmak çok ağırıma gittiği için bunları kaleme alıyorum. AK Parti'nin hataları-eksikleri yok mu? Elbette var, zaten aksini beklemek saflık olur. Hatasız, kusursuz bir iktidar hiçbir zaman bulamayız. Özellikle vesajet sistemini değiştirmekte gösterdikleri ağırdan alma, benim de hoşuma gitmiyor. Partideki bazı kişilerin kendilerinin ve çevrelerinin cebini doldurmaları da hoş değil ancak, bugünkü şartlarda bundan kurtulmak mümkün görünmüyor. Meclisin yarıdan fazlasını oluşturan bir partiden milletvekili olmak için herkes bu partiye sızmaya çalışıyor. "En dürüst benim partim" diyenlere söylüyorum! Sizin partiniz de iktidar olsa, yine böyle yanlışlar olacaktır. Bunları hoş görmemiz mümkün değil ancak, elimizden geldiğince engel olmaya, parti yönetimini uyarmaya çalışmalıyız. Partinin hataları fazla gelmeye başlarsa, o zaman da halkın feraseti gereğini yapar, AK Parti'nin yerine daha uygun başka bir partiyi getirir.

Bediüzzaman Hazretleri diyor ki:
"Bence yol ikidir; mizânın (terazinin) iki kefesi gibi. Birinin hiffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halim’e vurmam. Nazarımda vuran da sefildir." (Sünûhat, s. 67). Buradaki Antranik ile Venizelos şerir insanlar. Enver ve Said Halim Paşalar ise, çok hataları olmakla beraber diğerleri kadar muzır değiller. "Terazinin iki kefesi" tabiri herşeyi açıklamaktadır. Terazinin bir kefesinin ağırlığını azaltırsanız, diğer kefe daha ağır basacaktır. Bahsimizde bu kefelere "AK Parti" ve CHP'yi koymak yanlış olmaz sanırım. Bu ifadeleri bahsimize uyarlarsak: "Ben CHP ile beraber AK Parti'ye vurmam. Nazarımda vuran da sefildir." denilebilir. Yeni Asya, CHP ile beraber "AK Parti"ye vurmakla kalmıyor; daha kötüsünü yaparak, CHP'den fazla "AK Parti"ye vuruyor. Sefilliğin boyutunu ferasetinize bırakıyorum.

Bugünkü şartlarda yaklaşık % 50 oy alan bir partinin iyi taraflarını görmeyip haksız şekilde eleştirmek akl-ı selim insanların yapacağı bir iş değildir. "Yeni Asya" gazetesindeki arkadaşlar güya Bediüzzaman Hazretlerinin görüşlerini esas alıyorlar ama maalesef yaptıkları fanatiklikten öte birşey değil. Bediüzzaman Hazretleri, sol bir partinin yani o zamanki CHP'nin başa gelmemesi için Menderes gibi bir demokratın desteklenmesi gerektiğini söylüyor ve açıkça destekliyor. "Yeni Asya" gazetesi ise demokratlık meselesini adeta din gibi değiştirilemez birşey olarak görmekte ısrar ediyor. Onlara göre demokrat misyon Menderes'ten sonra Demirel'e geçti ve Çiller-Cindoruk şeklinde devam ediyor (halifelik sanki mübarek). Buna göre bu şahısların işaret ettikleri parti % 1-2 de oy alsa yani karikatürdeki gibi "birkaç demokrat" da olsa desteklemek gerekiyor. Bu mantığın sakatlığını izah etmeyi bile abes buluyorum ancak, Bediüzzaman Hazretlerinin görüşlerine tamamen zıt bir amaca hizmet ettiklerini yazmak zorundayım. Bediüzzaman Hazretleri Menderes'i neden destekliyordu, çünkü onun karşısında en güçlü olan CHP vardı ve onun başa geçmesini istemiyordu. Peki "Yeni Asya" bugün ne yapıyor? Terazinin bir kefesindeki, en fazla oyu alan müsbet bir parti olan AK Parti'yi utanmazca eleştirerek zayıflatıyor, bunun karşısında yani terazinin diğer kefesinde olan CHP'yi dolayısıyla güçlendiriyor. Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyiniz, Bediüzzaman Hazretlerinin sözleri ve icraatları ile Yeni Asya'nın yaptıkları aynı şey midir yoksa tam tersi midir?

"Demokrat misyon" meselesini Demirel ve uzantılarının devredilemez şahsi malı gibi görmek ehli imana, nur talebesine yakışır mı? Bugün bu misyonu "AK Parti" üstlenmiş olamaz mı? Demirel'in desteklemediği hiç kimse demokrat olamaz mı (Demirel'in ne kadar demokrat olduğu ayrı bir tartışma konusu)? Bu arada, Demirel öyle diyor diye rahmetli Özal'ı o günlerde kıyasıya eleştirdiklerini de hatırlatayım. Bugün sağdan-soldan birçok insan "Türkiye'de müsbet manada en büyük değişiklikleri Özal yaptı" diyor ama "Yeni Asya"daki arkadaşları bunlar da uyandırmıyor. Bu seçimde DP, Haydar Baş ile ittifak ediyormuş. "Demokrat misyon" ve "birkaç demokrat!" Haydar Baş'a kadar düştü ancak, yine uyanmıyorlar.

AK Parti'nin hatalarını bahane ederek gücümüzü dağıtırsak, yaptığımızın sonucunu iyi düşünmeliyiz. AK Parti'yi zayıflatmanın CHP vb partilerin gücünü artıracağını görmeliyiz. Derin devletle hesaplaşma, hastanelerin durumu, yollar gibi yapılan iyi şeyleri de görelim. Bir süredir ülkede adeta devrim yaşanıyor ancak, kafalarını kum içine sokup bir de gözlerini kapatınca göremiyorlar elbette. Gül bahçesine girince dikenden fazla göze çarpan gülleri de görelim. Hiç olmazsa ergenekoncular kadar mantıklı düşünelim. Bakın ne yapıyorlar? Hedefimiz AK Parti'yi zayıflatmak, bunun için bölünmemeliyiz, gücümüzü zayıflatmamalıyız diyorlar? Oylar bölünmesin diye bazıları bağımsız aday olmaktan vazgeçiyor. Karikatürdeki "birkaç demokrat" safsatasına inanıp gidip "ebedi demokrat!" DP'ye mi oy verelim? Böylece belki oyu % 2'den %3'e çıkar da memlekete büyük hizmetler yapar, öyle mi?

Geçmişte DP-AP-DYP'yi iktidara getiren oylar kimin oyları idi? Karikatürde "kuru gürültücü kalabalık" olarak hakaret edilen insanların oyları idi. İlerde DP büyüse ve iktidara gelse, bu kimin oyları ile olacak? Tabii ki yine "kuru gürültücü kalabalık!" oyları ile. Yoksa "birkaç demokrat"ı kopyalayacak ya da dışardan seçmen mi ithal edeceksiniz? "Yeni Asya", Aziz Nesin kafasıyla hareket ettikçe, güdük kalmaya mahkumdur ve hiçbir zaman kendi gayreti ile "birkaç demokrat"ı iktidara getiremeyecektir. Zaten yaptıkları yayınlarla kendi okuyucusunu ve cemaatini bile ikna edememektedir. Peki, DP ilerde büyür ve iktidara gelirse, "Yeni Asya" o güne kadar yaptıklarında haklı mı olacaktır. Elbette ki hayır. CHP ve benzerlerine yaptıkları dolaylı destek, boyunlarında asılı kalacaktır. Böyle bir zaman geldiğinde bize düşen ise, illa "AK Parti" diye ısrar etmek değil, CHP gibi zararlı bir partinin iktidara gelmesini engellemek için, en güçlü müsbet partiyi desteklemektir. Bu parti bugün "AK Parti"dir. Yarın DP, SP, BBP, Has Parti veya başka biri olur, isim ve partiyi yönetenlerin kim olduğu hiç önemli değildir? Tek ölçümüz, iktidara gelebilecek "müsbet" bir parti olmasıdır. Benim Risale-i Nur'lardan öğrendiğim ölçü budur.

Öğrencilik günlerimde "Yeni Asya"da çalışan sevdiğim bir gazeteci ağabeyim şimdi Yeni Şafak'ta yazıyor. Bu seçimle ilgili 18 Nisan tarihli yazısının başlığı şöyleydi: "Ergenekonu içeri tıkanlarla meclise taşıyanların seçimi" (http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=26998&y=AbdulkadirSelvi). İşin özeti budur. Ergenekonun içeri tıkılmasında doğrudan veya dolaylı katkısı olan "AK Parti"yi mi destekleyeceğiz? Yoksa oylarımızı başka partilere bölerek (baraj altı olanlar çöpe gidecek), ergenekoncuları meclise taşıyan CHP'ye dolaylı destek mi olacağız? Mesele budur. Büyük düşünelim; armutun sapına, üzümün çöpüne takılırsak yanlış yaparız. Gül bahçesine girip de dikenden başka birşey göremeyenlere yazıklar olsun. Aziz Nesin ile aynı çizgide buluşan kafaya yazıklar olsun.
Selam ve saygılarımla...
Prof.Dr.Mehmet KARA